Avrupanın bir numaralı kupası Eurolig heyecanı 28. Hafta sonunda tüm hızıyla devam ediyor. Ligin bitimine 2 hafta kalmasına rahmen playoffa kalan takımlar neredeyse belli oldu sadece ligin sıralama olarak belirsizliğini sürdürüyor. Genel olarak bütün bir sezona baktığımızda kupanın favorileri Cska Moskova , Fenerbahçe Doğuş , Olympiakos ve Real Madrid arasında aynen geçen sezon gibi olucakmış gibi gözüküyor. Geçen sene kupayı kazanan Fenerbahçe Doğuş en önemli 2 oyuncusunu Bogdanovic ve Udoh'u Nba'a kaptırdı ve bu giden 2 oyuncuda euroligin en iyi 5lisi arasında yer alıyordu ama Obradovic bu kupayı daha önce 9 kez kazanma başarısı göstermiş bir koç ve tam bir sistem takımı yaratmayı her sene başaran bi teknik adam olduğundan dolayı herkes Fenerbahçe Doğuş'u yine bu kupanın en önemli favori olarak görülüyor . Şuan ligin en iyi savunma yapan takımı ve İstatistiklere baktığımızda en az sayı yiyen takımı olarak karşımıza çıkıyor ve normal sezonda yenildiği maçlara bakarsak Fenerbahçe Doğuşun kaybettiği 8 maçın Olympiakos deplasmanı hariç hepsini son topda kaybetti 1 2 sayı fark ile yenildi. Bu demek oluyor ki bizi yenebilirsiniz ama bu baya zor olucak demek oluyor ve rakiplerine böyle göz dağı veriyor . Fenerbahçe Doğuş ile sahaya çıkıcak her takım için 40 dakika cehennem gibi geçiçek belli oluyor. Özellikle bu sezon Jan Vesely harikalar yaratıyor şüphesiz ki euroligin en iyi 5 numarası pota altında inanılmazı oynuyor. Udoh'un yerine alınan Jasin Tampson beklentileri karşılamış değil geçen sezondan tek eksi olarak bu göze batıyor yeni trasfer Nicola Melli ise sanki 10 senedir bu takımın oyuncusu gibi oynamaya devam ediyor. Wanamaker ise takıma ağırlığını koyabilmiş değil ama yinede bi standartı var katkıda bulunuyor. Guduric'in yıldız olmasına en az bi sezon daha var ama son 2 maçda kendi adıda kariyer rekorunu kırdı eğer devamı gelirse çok şey katıcak gibi duruyor buda Fenerhahçe Doğuş'u şampiyonluğun en büyük favorisi yapar. Fenerbahçe için şampıyonluk biraz o günkü 1 2 adamın perfosmansına bakıyor diyebiliriz ve Obraoviç faktörünü unutmamak gerekir. Madrid'e gelirsek onlarda diğer saydığım takımlara oranla biraz daha az favoriler . Geçen seneden biraz daha güçsüzler Luka Donsic 19 yaşında olmasına rahmen bu seneki performası ile seneye Nba'e şimdiden göz kırptı diyebiliriz . Şuan Madridi tek başına taşıyor , işin komik yani Real madrid 19 yaşındaki bir çocuğun eline bakıyor neredeyse. Euroligin en iyi 5 adamından biri olan Sergi Lul'un sakatlanması ve sezonu kapatması oldukça etkili oldu Madrid için . Bu yüzden Real Madridin şansını daha az buluyorum . Olympiakos'a gelirsek Fenerbahçe Doğuş ile birlikte bu ligin en iyi savunma yapan takımı halindeler özellikle kendi evlerinde taraftarı ile birlikte ortamı tam bir cehennem havasına çeviriyorlar . Olympiakos'u gününde oldu mu o gün tutacak takım yok ve yenilseler bile çok zor yenilen bi takım özellikle Spanoulis muazzam bir lider ve büyük maçları oynamayı çok iyi biliyor . Zaten bu sezon yenildikleri 9 maçın 4 ünde o yoktu bu yenilgileri ona bağlıyorum daha çok . Bu yüzden Olympiakos'un şansıda Fenerbahçe Doğuş kadar var. Gelelim bu ligin uzun yıllar boyunca her sene ya final ya yarı final oynayan takımı Cska Moskova'ya.. Euroligin en pahalı bütçesine sahip oluşları ve elindeki kadro derinliği ve De Colo gibi bana göre ligin en iyi adamına sahip olmaları onları en büyük favori yapıyor . Geçen sezon Teo'yu Nba'e kaptırtılar. Ama yerine eski Real Madrid'li Rogrigues almaları o acığı kapattı gibi duruyor . O kadar yetenekli adamları varki bu sene muazzam bir sayı ortalaması ile oynuyorlar . Bu ligin şuan en büyük favorisi şüpesiz ki onlar ama yinede maçlar oynanmadan o günün şartları olmadan yinede tahmin etmek çok zor . Özellikle bu takımlar eurolige'e son 4 senedir ambargo koymuş ve aralarındaki her maç neredeyse derbiye dönüşmüş hale geldi ve haliyle zorlu kıran kıran çekişmeli maçlar olucak . Yani bu senede bizi çok heyecanlı bir 4'lü final bizi bekliyor. Merakla göreceğiz artık ne olup bittiğini ama gönül isterki o kupa yine Türkiye'de Fenerbahçe külubümüzün müzesinde kalmasından yana :)
Avrupanın iki numaralı kupasında Darüşşafaka'yı Eurocup'daki başarısından dolayı yazmadan geçemiçeğim. B.Münih'i 2 maçda yenerek finale çıkan ekibimiz tarihinde ilk defa Eurocup'da final oynamaya hak kazandı. Özellikle Wilbekn ortaya koyduğu performansı ile 10 kere üçlük isabeti ile Eurocup adına bir maçda en fazla üçlük atan rekorun sahibi olarak takımına 41 sayı katkı sağlayarak bu finale kalmanın mimarı oldu. Temsilcimizi gönülden tebrik ediyorum umarım bu kupayı kaldırarak seneye bizi Euroligde Anadolu Efes ve Fenerbahçe Doğuş ile temsil etmeye hak kazanır. Rus ekibi L.Kuban ile oynayacakları final etabı oldukça zor geçicek olmasına rahmen D.Blatt önderliğinde bu kupayı alacaklarına inanıyorum , şimdiden tüm gönlümce başarılıların devamını gelmesini istiyorum :)
Editör : Gülten Elif Işık
Bilim , Sanat ve Spor
25 Mart 2018 Pazar
24 Mart 2018 Cumartesi
Hayatımızın her anında neden pozitif düşünmeliyiz , aşkda pozitif düşünme sırları ?
Pozitif düşünce ; olumsuzluklar karşısında yılmayan ve her koşulda yapılacak iyi şeylerin olduğuna inanan insanların hayatını olumlu yönde etkileyen bir düşünce tarzıdır. Önemli bir konudur , çünkü her şeyin başı sağlık deriz her zaman , bu yüzden bugün tıp dünyası da hastalıkların iyileşme sürecinde pozitif düşüncenin gücünü benimsemektedir . Bunun dışında çok duyulan bir cümle olarak karşımıza çıkar. Arkadaşlarımızdan veya kendi kendimize pozitif düşün deriz ama ne yazık ki yine de olumsuzluklara karşı başa çıkamayabiliriz. Ben de onlardan biriydim zaman zaman , ama zamanla kişisel gelişim kitapları okuyarak kendime olan güvenim daha artarak artık daha bilinçli bir şekilde pozitif düşünebiliyorum ve zorluklara karşı daha kolay başa çıkabiliyorum . Size de kişisel gelişim kitapları okumanızı tavsiye ediyorum . Olumsuz ,korku verici düşünceler insanda stres etkisi yaratırken olumlu düşünceler gevşeyerek rahatlamaya geçmenizi sağlar . Ayrıca duygusal kararlılığı sağlar , enerji birikiminizi ve hücre yenilenmeleri gerçekleşir. Diğer bir ifadeyle beden gençleşir . Böylelikle hastalıklara karşı direnç sağlanır .Bilindiği üzere stresin bağışıklık sistemine olumsuz etkisi pek çok çalışmayla desteklenmiştir . Hasta olacağımızı hissettikten sonra halk arasında yata yata daha da hasta olunur denir. ‘’Kalk bir hava al gez toz’’ denir. Aslında daha derine inildiğinde olumlu düşüncelerle gelen rahatlama hissi hastalıkların tedavisinde yararı bağışıklık sistemiyle olan ilgisiyle açıklanır.
Olumlu düşüncenin motivasyon üzerinde de tetikleyici bir etkisi bulunur . Her hangi bir işe başlama ve o işi tamamlama konusunda gerekli enerji ve gücü hisseden kişi hedeflerine daha sıkı tutunur.Çalıştığında başaracağına inanan biri , karamsar birine göre performansı daha yüksek olur .
Bunun dışında sağlık ve günlük aktiviteler dışında pozitif düşünce insana aşk hayatında da önemli şeyler kazandırır. Aslında bu konu biraz tecrübe isteyen bir konudur .Ne kadar anlatsam da veya siz ne kadar kitap okusanız da bu konu hakkında bu yazdıklarımın hiç bir yararı olmaz sizin için. Ama her seferinde aynı şeyi yaşıyorsanız ve hep aynı hataları yapıyorsanız o zaman sorun sizdedir. Eskiden edindiğiniz tecrübeler veya bu tip yazıları okumanız size yardımcı olmuyorsa sorunu kendinizde aramanız gerekir . Peki bu konuda nasıl olumlu düşünebiliriz gelin bir de bunlara bakalım.
Mesela eski sevgilinizi çok mu özlüyorsunuz ? Bence özlemiyorsunuz . Siz daha çok eski sevgilinizde olan günleri o anıları özlüyorsunuz . Bu çok normaldir çünkü o kadar yaşanmışlık vardır. Onunla birlikte geçirdiğiniz , birlikte yaptığınız aktiviteleri daha çok özlüyorsunuz ama size beyniniz daha çok onu özlüyorsunuz gibi algılatıyor . Örnek olarak eğer gerçekten öyle olsaydı onsuz yapamam onsuz olmuyor gibi düşüncelere kapılsaydık hayatınıza yeni biri girdiği zaman eski sevgilinizi çabuk unutamazdınız. Bunun sebebi de artık eski anılarını ve eylemleri yeni sevgilinizle birlikte yaptığınızdan ve beyninizde olan özleme duygusunu bastırmanızdan dolayıdır. Sonra bir bakarsınız bir daha aklınıza bile gelmeyen birçok şey olur. Cümlelerim tecrübe ile sabittir. Kendinizi boş yere yıpratmayın geleceğe bakın, hayatınızı yaşayın kaç kere geliyoruz dünyaya değer mi bi düşünün . Eskideki anıları düşünmemek ve geleceğe odaklanmakda bir pozitif düşüncedir. Herşeyi akışına bırakıp kader de varsa zaten ne olur ne eder bir türlü hayat zaten sizi karşılaştırır ve o gün geldiğinde yeniden birleşebilirsiniz ama bunun hayalini kurmayın sadece nasibinizde varsa olur olmazsa olmaz. Ne olursa olsun dürüst ve doğru yaşamayı unutmayın. Hayatınızı yaşayın derken de kendinizi değiştirmeyin olduğunuz gibi olun , hayatın tadını olduğunuz gibi alın ve bunları düşünerek hareket edin . O yüzden bundan sonra nasıl pozitif düşüneceğimizi artık biliyoruz değil mi ?
Unutmayın hayatta bazen öyle bir gün gelir ki olması için kendinizi günlerce yıprattığınız şeylerin olmadığına sevinirsiniz . Her zaman kendinizden emin olun mantığınızı duygusal düşüncelerinizin önüne geçirin ve hayatı hızlı yaşamayın. Her şeyin tadını yavaş yavaş , keyifle alarak yaşayın .
"Her zaman olumlu , pozitif düşünerek yaşayın " sağlıklı ve mutlu olun.
Hayatınızın her anında bunu aklınızdan çıkarmayın . Mesela yarın yeni gün başlayacak , güneş sizin için doğacak ve masum olacağız :)
Editör : Miray Bilin
19 Mart 2018 Pazartesi
FLÖRT
Benim de hayranı olduğum son günlerde yeni bir albüme imza atan Flört grubu aynı tarzı ile karşımıza yeniden çıktı , albüm satış noktalarından satışa çıktı . Yeni albümün çıkışı ile birlikte bu yazıyı yazma kararımda oldukça etkili oldu ama daha öncesinde ilk Flört kimdir nasıl kurulmuştur onu bir tanıyalım.
Aslında grubun kurulma tarihi 1989 yılına dayanıyor Ozan kontra ve Ata Akdağ’ın birlikte kurmuş oldukları bu grup temeli o yıllara dayanıyor. Grubun isimleri sırasıyla “ SOS VE 6 KULAK “ daha sonra “ BEKARLAR “ daha sonrasında ise “ KİM BUNLAR “ olarak değiştirilmiştir en sonunda “FLÖRT” ismi ile devam etmiştir . Bu dönemlerde daha çok düğün salonlarında sahne alan grup kendi çaplarında başkalarının parçalarını seslendirerek müzik hayatına devam ediyordu . Grup üyeleri aslında beatles akımından etkilenerek kurulan ve onları idol alarak başlattıkları bir akımdı. Daha sonralarında rock barlarda sahne almaya başlayan grup kısa sürede biraz olsun isim yapmaya ve tanınmaya başlamıştı . Grubun hikayesi oldukça zorlu bir süreçten geçiyor çünkü kendi tarzlarında müzik yapmak isteyen grup üyeleri o zamanki plak şirketleri onları ticari bulmamakta ve anlaşamamaktadırlar . Nihayet 1998 yılında bir rastlantı eseri rock barda dinleyen bir plak şirketi sahibi tarafından beğenilen grup o zamanki adı Bekarlar olan gruba kim bunlar olarak seslendi ve gurubun adı "Kim Bunlar" kaldı ve anlaşma sağlandı artık piyasaya müzik yapabileceklerdi.
Anlaşma sağlandıktan sonra hemen albüm kayıtlarına hız veren grup üyeleri ne yazık ki popüler kültürün eseri olmaktan kurtulamamış ve o zamanın türkülerinden oluşan Dağlar Kızı Reyhan ve Atabarı gibi klasik türküleri seslendirerek müzik piyasasına böyle bir giriş yapmak zorunda kalmışlardır.
Bu durumdan bir hayli sıkıcı olan grup üyeleri anlaşmış oldukları müzik şirketinden ayrılmak isteyip kendilerinin yapmak istediği müziği yapmak için müzik şirketi ile yollarını ayırmıştır fakat anlaşmış oldukları müzik şirketi ile isim hakkından doğan ve tanındıkları isim olan Kim Bunlar ismini bırakmak zorunda kalmışlardır ve günümüzde de devam eden Flört ismini kendilerine koymuşlardır . 2001 yılında Cemiyette Pişiyoruz albümü ile de ilk bu isimle karşımıza çıkmışlardır .
Daha sonrasında grup üyelerinin belli sebepleri dolayısıyla gruba bir süre ara verilmiş ve konserler ertelenmiş müzik hayatları durma derecesine gelmiştir . Zaman 2007 yılını gösterdiğinde tekrar müzik yapmaya karar veren grup üyeleri yeniden bir albüm yaparak müzik piyasasına devam ettiler ve o tarihten sonrada hiç ayrılmadan günümüzde de müzik hayatlarına devam ediyorlar . Sırasıyla “Demli “ , Anadolu Beat “ ve “ Hücum Kayıtlar “ albümleri ile karşımıza çıkmıştır .Şuan grup üyeleri olarak Ozan Kontra , Ata Akdağ ,Çağatay Kehribar ve Hakan Çağlar ( Timsah ) olarak devam ediyor.
Flört grubunun hikayesi bu şekilde olup tarz olarak 90lar rock tadı veren ve her konuda beste ve şarkı yazabilen grup kendi tarzları ile de ayrı bir hava katarak kendi tarzlarını oluşturmayı başarmışlardır . Özellikle şarkıları arasından Dün TRT’de izledim , Onun adı Hasan , Rasta Baba , Bir Tek Sen Gelmedin , Yalnızlık Mevsimi benim de en sevdiğim şarkısı olan Aşk Dediğin Buysa Eğer Ben Yokum gibi şarkıları öne çıkan şarkılarından olup ama albüm olarak hepsi dinlendiğinde bütün şarkılarını dinleyiciye beğendiren , sevdiren ve dinleyici tarafından saygı kazanan bir grup olmuştur . Türk rock grupları içerisinde de oldukça saygı kazanan Flört grubu şu anda tam bir festival grubu haline gelmiştir . Ve diğer gruplardan ayıran en önemli bir özellik daha var grupta herkes şarkı söyleyebiliyor olmasıdır. Türkiye’nin neresinde festival olursa çağırılan grupların başındadır ve konserlerde veya festivallerde kendilerini ilk defa dinleyen dinleyiciye bile ilk etapta kendini sevdiren ve eğlendiren bir gruptur ve ben inanıyorum ki bundan 10 yıl sonra Türkiye’nin en iyi rock müzik grubu olacaktır . En sevdiğim özellikleri sadece aşk ve melankolik tarza bağlı kalmayıp her konudan beste yapabilen ve çıktıkları ilk andan itibaren kendi tarzları dışına çıkmayıp popüler kültürün esiri olmadan kendi tarzlarına devam etmeleridir . ” Bambaşka “ adı altında çıkan albüme gelirsek özellikle Rasta Baba’nın devamı olan Rasta Baba 2 ve Ömre Bedelsin şarkıları albümün en beğendiğim şarkıları oldular ama diğer şarkılar da oldukça güzel . Yeni albüm tam bir Flört imzası taşıyor aynı tarzda devam ediyorlar . Buradan başarıların devamını diliyorum her zaman hayranları olarak kalacak ve dinlemeye devam edeceğim. Her aşk ‘’Flört’’le başlar. :)
Editör : Miray Bilin
Editör : Miray Bilin
18 Mart 2018 Pazar
Işık hızı ve Ses hızı arasındaki ilişki
Işığın sesten daha hızlı olduğuna dair gözlemlediğimiz en tipik doğa olayı şimşek çakmasıdır . Havai fişek gösterilerinde de benzer bir olaya şahit oluruz . Bu görsel şölenlerde rengarenk ışıkların hemen ardından patlama seslerini duyarız . Bu hız farkının nedeni ise genel olarak ışıkla sesin yapısal farklılıkları ve özellikleriyle açıklanır.
Işık elektromanyetik ses ise mekanik dalgalar halinde yayılır. Sesin yayılabilmesi için maddesel ortam katı sıvı gaz gerekir yani boşlukta yayılmaz. Bu nedenle ses dalgalar halinde yayılırken ortamda var olan cisimlere takılarak yavaşlar . Işığın yayılmasında böyle bir gereklilik söz konusu değildir çünkü ışık hem maddesel ortamda hem de boşlukta kolayca doğrusal olarak yayılır.
Örneğin radyodan müzik dinlediğimiz bir ortamdan uzaklaştığımızda mesafe arttıkça müziğin sesi kulağımıza daha az gelir . Bunun nedeni ses dalgalarının ortamdaki cisimlere takılarak yavaşlamasıdır . Oysa ışık için bu geçerli değildir. Bir sandalyenin ya da masanın gölgesi yine keskin hatlarıyla yere yansır . Buda ışığın düz bir şekilde yayıldığını gösterir.
Bilimsel veriler sesle ışık arasındaki yayılma hızı farkını çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer. Işık bir saniyede 300 bin kilometre yol alırken ses yalnızca 344 metre yol alabilmektedir.
Editör : Miray Bilin
Işık elektromanyetik ses ise mekanik dalgalar halinde yayılır. Sesin yayılabilmesi için maddesel ortam katı sıvı gaz gerekir yani boşlukta yayılmaz. Bu nedenle ses dalgalar halinde yayılırken ortamda var olan cisimlere takılarak yavaşlar . Işığın yayılmasında böyle bir gereklilik söz konusu değildir çünkü ışık hem maddesel ortamda hem de boşlukta kolayca doğrusal olarak yayılır.
Örneğin radyodan müzik dinlediğimiz bir ortamdan uzaklaştığımızda mesafe arttıkça müziğin sesi kulağımıza daha az gelir . Bunun nedeni ses dalgalarının ortamdaki cisimlere takılarak yavaşlamasıdır . Oysa ışık için bu geçerli değildir. Bir sandalyenin ya da masanın gölgesi yine keskin hatlarıyla yere yansır . Buda ışığın düz bir şekilde yayıldığını gösterir.
Bilimsel veriler sesle ışık arasındaki yayılma hızı farkını çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer. Işık bir saniyede 300 bin kilometre yol alırken ses yalnızca 344 metre yol alabilmektedir.
Editör : Miray Bilin
16 Şubat 2018 Cuma
İlk aşk şiiri ne zaman yazılmıştır ? İlk yazdığım şiir ?
Dünyadaki pek çok şaire ilham kaynağı olan aşk belki de şiirlerde en sık işlenen temadır. Romantik duyguların birbirinden etkileyici dizelerle ifade edildiği aşk şiirleri edebiyatta ayrı ve önemli bir yer tutar. Aşkın coşkusunu , acısını , imkansızlığını yaşayanlar hislerine tercüman olan bu şiirlerin en sıkı takipçileridir. Hatta duygularını aşık oldukları kadına yada erkeğe ifade etmek için aşk şiirleri yazanlar da az değildir. Ben de onlardan biriyim . ‘’Ben de zamanında yazdım’’ dercesine sizi duyuyor gibiyim . Peki ilk aşk şiiri ne zaman yazıldı merak ettim ve sizler için araştırdım..
Bilindiği üzere yazıyı ilk bulan uygarlık Sümerlerdir ( M.Ö 4000 ) Mezopotamya bölgesinde büyük bir medeniyet kuran Sümerler ; gerek yazı , dil , tıp , astronomi , matematik gerekse din ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplumdur . İşte dünyada bilinen ilk aşk şiiri de 1889 yılında Bağdat’ın yakınlarında Sümer kentinde bir kazıda bulunmuştur . Bir tablet üzerine çivi yazısıyla yazılmış olan şiir ne mutlu bize ki İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir . Aynı zamanda bu şiir ziyafetlerde ve şölenlerde müzik , şarkı ve dans eşliğinde söylenebiliyordu.
Benim de ilk yazdığım aşk şiirim , lise yıllarımda kaleme aldığım şiiri sizinle paylaşmak istiyorum ;
Bilindiği üzere yazıyı ilk bulan uygarlık Sümerlerdir ( M.Ö 4000 ) Mezopotamya bölgesinde büyük bir medeniyet kuran Sümerler ; gerek yazı , dil , tıp , astronomi , matematik gerekse din ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplumdur . İşte dünyada bilinen ilk aşk şiiri de 1889 yılında Bağdat’ın yakınlarında Sümer kentinde bir kazıda bulunmuştur . Bir tablet üzerine çivi yazısıyla yazılmış olan şiir ne mutlu bize ki İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir . Aynı zamanda bu şiir ziyafetlerde ve şölenlerde müzik , şarkı ve dans eşliğinde söylenebiliyordu.
Benim de ilk yazdığım aşk şiirim , lise yıllarımda kaleme aldığım şiiri sizinle paylaşmak istiyorum ;
Öbür diyarlara gidersem ki bir gün
Zannetme ki seni unuturum
En kötü günümde bile aklımdasın
Ne yapayım sana ben aşık oldum...
Zannetme ki seni unuturum
En kötü günümde bile aklımdasın
Ne yapayım sana ben aşık oldum...
Gördüğünüz gibi baya acemi ve basit olduğu halde benim için önemli bir yeri ve anısı olan bu şiir , ölene kadar unutmayacağım bir şiir olarak bende kalacak…
15 Şubat 2018 Perşembe
Dejavu ne demektir ? Başımdan geçen ilginç olay ?
Bu anı daha önce yaşamış gibiyim , Buraya daha önce gelmiş gibiyim . Bu cümleler size tanıdık geldi mi ? Dejavu kelimesi Fransızcadan gelmiş olup daha önceden görmek anlamına gelir yada yada önceden görülmüş anlamına gelir . Yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu olarak tanımlanır yani daha öncedem yaşamışlık halidir.
Kimileri dejavunun beyindeki bir algı bozukluğundan kaynaklandığını düşünürken kimileri de bunu reenkarnasyonla yada paralel evrenlerle bağdaştırır. Dejavunun bilimsel açıklaması ise şöyledir :Beş duyu organımızdan beyne giden sinyaller özellikle görüntü ve ses ,beyin tarafından yorgunluk veya başka nedenlerden dolayı algılanamayabilir . Oysa algılanamayan bu bilgi beyinde kaydedilmiştir. Beyin bu sinyalleri tekrar aldığında ise kişi bu olayı ikinci defa yaşadığı hissine kapılabilir.
Şimdi size başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum . Bundan 2 sene önceydi sanırım odamda otururken içeriden bi patlama sesi duydum sonra merak edip kapıdan bakarken sanki daha önce bunu yaşamışım eğer içeriye gidersem olacakları biliyor gibiydim yinede ne olursa olsun merakdan içeriye gittim ve ne göreyim mutfakda bulunan ocağın üzerindeki çay demliği kendiğilinden devrilmiş ve her yer batmıştı ve ses ondan geliyormuş işin daha komiği daha mutfağa gitmeden daha önce dediğim gibi ben bunu biliyor gibiydim daha önce yaşamış gibiydim isterseniz siz buna dejavu diyin yada reenkarnasyon diyin yada başka bişey diyin , buda böyle bir anımdı..
Sonuç olarak anılar güzeldir biliyor musun artık sende bir anısın ...
Kimileri dejavunun beyindeki bir algı bozukluğundan kaynaklandığını düşünürken kimileri de bunu reenkarnasyonla yada paralel evrenlerle bağdaştırır. Dejavunun bilimsel açıklaması ise şöyledir :Beş duyu organımızdan beyne giden sinyaller özellikle görüntü ve ses ,beyin tarafından yorgunluk veya başka nedenlerden dolayı algılanamayabilir . Oysa algılanamayan bu bilgi beyinde kaydedilmiştir. Beyin bu sinyalleri tekrar aldığında ise kişi bu olayı ikinci defa yaşadığı hissine kapılabilir.
Şimdi size başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum . Bundan 2 sene önceydi sanırım odamda otururken içeriden bi patlama sesi duydum sonra merak edip kapıdan bakarken sanki daha önce bunu yaşamışım eğer içeriye gidersem olacakları biliyor gibiydim yinede ne olursa olsun merakdan içeriye gittim ve ne göreyim mutfakda bulunan ocağın üzerindeki çay demliği kendiğilinden devrilmiş ve her yer batmıştı ve ses ondan geliyormuş işin daha komiği daha mutfağa gitmeden daha önce dediğim gibi ben bunu biliyor gibiydim daha önce yaşamış gibiydim isterseniz siz buna dejavu diyin yada reenkarnasyon diyin yada başka bişey diyin , buda böyle bir anımdı..
Sonuç olarak anılar güzeldir biliyor musun artık sende bir anısın ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)